“Dinle. Duyuyor musun karanlığın esintisini?”

Kendine Ait Bir Kafa
4 min readMar 8, 2021

--

İranlı şair Füruğ Ferruhzad’ın Hikâyesi…

“Benim küçük gecemde, ne yazık ki
Randevusu var rüzgarın ağaç yapraklarıyla
Bir yıkılmışlık kaygısı var benim küçük gecemde.

Dinle,
Duyuyor musun karanlığın esintisini?
Bir yabancı gibi bakıyorum bu mutluluğa
Alışmışım ben kendi ümitsizliğime.”

Bu, yüreği cesur atmak için yaratılmış bir kadının, Füruğ Ferruhzad’ın hikâyesi. Günümüzde, İran’ın 20. yüzyılda yetiştirdiği en önemli kadın şairlerden biri kabul ediliyor. Fakat, sadece iyi şiirler yazan bir şair olarak adlandırılması yeterli kalmıyor. Çünkü O, hikayesinde toplumsal baskılara başkaldıran duruşu ile geçmişte ve günümüzde yaşayan birçok kadının duygularını barındırıyor.

5 Ocak 1935’te Tahran’da dünyaya gelen Furûğ, Babası Albay Muhammed Ferruhzad ile annesi Turan Veziriteber Hanım’ın yedi çocuğundan üçüncüsü. Askeri düzenin hakim olduğu bir evde, ataerkil düzenin her yanı kapladığı bir ülkede büyüyen Füruğ, eğitimini kız sanat okulunda resim, el sanatları ve nakış öğrenerek tamamladı. Ancak gönlü hep şiirle çarpıyordu. “Ey yedi yaş / Ey gidişin şaşırtıcı anları / Senden sonra ne gittiyse, delilik ve cehalet yığını içinde gitti.”

Şiir, onun her tarafı kapatılmış hayat penceresinden içeri sızan bir ışıktı. 16 yaşında, eski ustalarının geleneklerinde gazeller bestelemeye başlamıştı. Bir gün babasına yazdığı bir mektupta, “Şiir benim Tanrımdır… Siz benden vazgeçin, siz bırakın ben sizce mutsuz ve aylak olayım; ancak ben hiç bir yaşadığımdan yakınmayacağım…”diyecekti.

Erkeklerin her zaman öncelikli olduğu eril bir dünyaya doğan Füruğ, 16 yaşında kuzeni Parviz Shapour ile evlendirildi. Ancak, boyunduruk altına alınabilen bir kız çocuğu olamadığı gibi, ataerkil düzenin ondan beklediği zorunlulukları karşılamayı reddeden bir eş oldu. 2 yıl süren evliliğinin tek iyi yanı oğlu Kamyar’dı. Fakat karşı durduğu sistem ve karakterindeki başkaldırı tutkusu, O’nu boşanma kararına sürükledi. Şeriat yasalarına göre, boşanma sonrası çocuğun velayetinin babasında kalacak olması, hayatı boyunca ödediği bedellerin belki de en ağırıydı. Oğlunu bir daha hiçbir zaman göremedi. Yüreğini dağladı ve kararının arkasında durdu. Bu kararın onun için ne kadar acı verici olduğunu “Oğlum Kamyar’a” adlı şirinde şu dizelere yansıttı: “Bu şiiri sana söylüyorum / susamış bir yaz günbatımında / başlangıcın bu uğursuz yarı yolunda / bitimsiz bu acının köhne mezarında / bu son ninnimdir yavrucağım / senin beşiğinin yanında salınır / belki bir gün bu yaban çığlığım / gençliğinin göklerinden yankılanır. “

Yeni hayatına bedelini ödediği kararlarına sahip çıkarak başladı. Çeşitli şiir kitapları yayımlandı. Bu süreçte 9 aylık bir Avrupa seyahatine çıktı. 1962 yılında yaptığı belgesel filmiyle İtalya’da, 1963 yılında cüzzamlılar hakkında çektiği “Kara Ev” filmi ile Almanya Oberhausen Film Festivali’nde ödül kazandı. Bu arada “Kara Ev” çekimleri sırasında Cüzzamlılar Evi’nde birlikte yaşadığı anne babası cüzzamlı Hüseyin’i evlat edindi. Şair, yazar, ödüllü yönetmen, ressam olabiliyorken; hayal ettiği gibi eş, anne ve aşık da oldu. “Adaletin ince ipiyle asılıyken güvenim / Ve bütün şehirde / Lambalarımın yüreğini paramparça ettiklerinde / Aşkımın çocuksu gözlerini / Kanunun kara mendiliyle kapattıklarında / Ve arzumun ıstıraplı şakaklarından / Kan fıskiyeleri fışkırdığında / Benim hayatım / Duvar saatinin tiktaklarından başka bir şey olmadığında / Anladım ki mutlaka, mutlaka, mutlaka / Sevmeliyim delicesine.”

İsmi Farsça “ışık” anlamına gelen Furûğ, yaşamının temelini oluşturan cesur olma tutkusunu kendi yoluna ışık yaptı. Sevgisiz, bencilliklerle dolu kuralların içinde kendini diri tutmaya çalıştı, dediği gibi yakınmadı. Her şeyden önemlisi, acısını sahiplendi. Şiirlerindeki dizelere, içinde hissettiği karanlığı bile parlatarak sundu. İsyanının temelini oluşturan her konuyu, kadına dayatılan toplumsal rollerin haksızlığını, siyasi despotluğu, dini baskıları reddettiğini her platformda savundu. Yazdıkları ve düşündükleri ile hayatındaki erkeklerin öfkesine maruz kalsa da, bir süreyi psikiyatri kliniğinde geçirse de, düşündükleri ve savunduklarından asla geri adım atmadı. Sadece erkeklerin hakimiyetinde varsayılan tüm alanlara tüm kadınlığı ve cesareti ile adım attı, attığı her adım ile iz bıraktı.

Küçük yaştan itibaren kendini ifade etmek için başvurduğu “şiir yazmak” ile ilgili şunları söylemişti: “Bana göre şiir ona yaklaştığımda kendi kendine açılan bir penceredir. Yanında oturuyorum, bakıyorum, şarkı söylüyorum, bağırıyorum, ağlıyorum. Şiir geniş anlamıyla “varlık’a” bağlanmak için bir araçtır. Ben şiirimde bir şey aramıyorum. Aksine şiirimde kendimi yeni yeni buluyorum.”

32 yaşında bir trafik kazasında yaşamını yitiren Furûğ Ferruhzad, isyan parıltılı iri siyah gözleri ile eril dünyaya her zaman kendi yarattığı pencereden bakabilmeyi inat edinerek yaşadı; bunun için mücadele etti. Sevginin hakimiyet kurmadan da yaşanabileceği, her insanın içinden geldiği gibi hayat sürebileceği bir dünyaya inandı. O gittikten sonra dünyada ne değişti? Güzel gözlü Furûğ’un cenaze namazını “günahkar, cadı, ahlaksız” olduğu için kılmayan ve 2 gün bekleten mollalar da hala var; cenaze namazını kendi kıldıran yazar dostu gibi yüreğinde sevgiyi hala barındırabilenler de… Aslında bu dünyadan giderken adı gibi ışıklarla gitmiş oldu. Sadece önyargısız sevenlerin uğurlaması ile…

Kısacık yaşamına anlam katmayı başarabilmiş İranlı kadın şair Füruğ’un dalgalandırdığı isyan bayraklarının dalgalanışı hala dünyanın dört bir yanında duyulabiliyor. Onuruyla yaşamış bu kadın şairin her bir dizesi, ilk bakıldığında hüznüyle öne çıksa da, derinlere bakıldığında kendi karanlığında ayağa kalkıp dimdik durabilmiş güçlü bir kadına evriliyor. Gücünü kendi içinde arayan ve bulan yüzlerce kadına yıllardır ışık oluyor. Doğduğu yerden dalgalandırdığı isyan bayrağının inmeme mücadelesi ise, hala onun gibi hisseden cesur kalplerin atışında yaşamaya devam ediyor.

“Ve bu böyledir
Biri ölür
Biri kalır
Hiçbir avcı, bir çukura dökülen hakir bir derede
İnci avlayamayacaktır”

(Bu yazım Mukavemet Dergisi Ekim 2017 sayısında yayımlanmıştır.)

--

--

Kendine Ait Bir Kafa

basakbinguler.com • bağımsız editör 👩🏻‍💻• Bookinton içerik editörü 🙋🏻‍♀️• okur 📚 • yazar📝 • gezer 🚲 • hayvan sever 😻 • doğa sever 🌿